Skip to content

Latest commit

 

History

History
53 lines (32 loc) · 7.49 KB

taslak.md

File metadata and controls

53 lines (32 loc) · 7.49 KB

Taslak

"İşbu kınama yazısı, yaptığınız konuşma üzerine doğan bir mecburiyet sonucu kollektif olarak yazılmış bir özür çağrısıdır."

Bak beyim, sana iki çift lafımız var!

Elbirliği ile yazılması bizim çoğul olan olmamızdan. "Gürüh" da biziz, topluluk da. Ekmeğini yediğin sektörde kendi ehemmiyetini nasıl biçersen biç, biz yoksak sen de yoksun. Haliyle bu yazılanları görmezden gelmeyi tercih edersen, tıpkı yaptığın konuşmada düştügün gibi kendine zarar bir hataya düşersin. Dememiz o ki, kendine, ürettiğine kıymet veriyorsan aç kulaklarını ve dinle.

Yaşar ustanın da dediği gibi;

Koskoca adamsın, paran var, pulun var, her şeyin var. Binlerce kişi çalışıyor emrinde, yakışır mı sana...

diye devam etmek isterdik sözlerimize. Edemiyoruz. Konuşmanda diyorsun ya "bizim sektör, bizim sektör, bizim sektör, bizim sektör", bırak dünya genelini sadece bulunduğun ülkenin BT pazar büyüklüğünü terazinin bir kefesine, diğerine de kendi şirketini koy ve kantarın topuzu nereye meyil ediyor bir bak. Yani sen yarın bu sektörde olmasan, ya da hiç olmamış olsan ne kaybeder bu sektör sektörlüğünden. Bazen insan perspektifini kaybediyor. Şiddetli bir miyopun sonucu ne kadar kifayetsiz olduğunu unutabiliyor. Gönül ister ki gün gibi aşikar olanı sana hatırlatmak zorunda kalmasaydık: BU SEKTÖR SEN VE SAZ ARKADAŞLARININ DEĞİL. Bu sektör hepimizin. Sektör biziz, sayıca çok olan biziz. Velev ki bazı hayvanlar daha eşitse daha eşit olan hayvanlar da biziz (G. Orwell, Hayvan Çiftligi).

Kimin hangi koltukta oturduğunu tesis ettiysek, gel iki lafın belini kıralım.

Demişsin ki; "sektörde sinir/stres sahibi olursun".

Sinirlenmek insana ait olsa da, celallenmek, şiddete ve küfre başvurmak insanlığın en ilkel halinin eseridir. Yaptığımız işlerin kolay olmadığı su gibi berrak ve net. Peki söyle hangi iş kolay ki?

Her sabah uyandığımızda biliyoruz ki bilgisayarın başına geçtiğimizde günün alametifarikası ayrı olacak. Hergün başka bir şeye meydan okuyup, başka şeylerin üstesinden geleceğiz. Yeni şeyler öğrenip, yeni başarılar elde edeceğiz. Yer yer büyük problemlerin akılcı çözümlerine istediğimiz kadar tez ulaşamayacağız belki. Bununla beraber, Rene Descartes'in "Aslında çevremde zekası benden daha keskin ve varolan problemleri çok daha hızlı çözebilen insanlar biliyorum. Eğer daha başarılı olduğum insanlar varsa, bu daha istikrarlı olabildiğimdendir" (Yöntem Üzerine Konuşma) dediği bir dünyada biliyoruz ki ögrenmeye devam etmekten, denemekten daha iyi yapabileceğimiz bir şey yok. Biz kızmıyoruz ve deniyoruz. Eger biz denememiş olsaydık, senin "benim" diye sahiplendiğin bu sektör hiç varolmamış olurdu.

Dememiz o ki; sinirli ve öfkeliysen bunu yaptığın işte değil kendinde, verdiğin taahhütü yerine getiremiyorsan yöneticiliğinde, işleri bitiremiyorsan yöntemlerinde aramalısın. Nasıl ki sen kalkıp da bizim işimizi yapmıyorsan, senin sorumluluklarını da bizim yerine getirmemizi bekleyemezsin.

Demişsin ki; "işler bitmiyor, erkek olunca küfredebiliyorum, kadın olunca bırak küfrü kızamıyorum da, daha cok çalış diyorum çalışmıyor."

Verdiğin para, kaşımızın gözümüzün hayrına değil. Hiç bir patron çalışanına ürettiğinden, katma değerden daha fazla para vermez. Verse kar edemez. Yani ödediğin maaş bir lütuf değil. Eğer çalışanlarından istediğin verimi alamıyorsan ya ödediğin maaş yanlış, ya da yanlış insanlara yanlış görevleri taksim ediyorsun. Erkek de olsa kadın da olsa KÜFÜR EDEREK İŞ YAPTIRAMAZSIN. Sen çalışanıyla arasında kontratı olan, ve o kontratın karşılığını alamadığı zaman yasal yollar neye müsade ediyorsa ancak onu takip edebilecek olansın. Çocuğuna kızan baba gibi gönlün çektikçe çalışanını azarlayamazsın. Erkek ya da kadın olmasının bu anlamda en ufak bir kifayeti yok. Mevzunun kimin senin küfrünü azarını tolere edip edemeyeceği ile alakalı olmadığını sana şöyle anlatalım:

Elinde X birim iş var, X biriminde yapılması gerekenler A, B, C. Bu A, B, C için yapılması gerekenler V, Y, Z. V, Y, Z'yi sağlayabilecek insanlar Melek, Hayri, Gündüz. Yap zamanlama planlarını, dağıt işlerini, problem çözülmüş olsun. Çözemiyorsan, bu kadar insanız yahu, arkadaşlar bilinmeyenler bunlar, "hele bu probleme el atın" de, imece usulü girişelim ve bu iş huzur içinde çözülsün.

Daha denklemde bileşenleri yerine koyamadan "Melek'in aklı yetmedi, Hayri'ye sopa vurmayınca benim aklımın yetmediklerini yettiremedi, Gündüz zaten 6 dedim miydi basıp gidiyor" demek yakışık alıyor mu hiç?

Dememiz o ki;

  1. Sana ait olan tecrübeler, sektörün bütününe dair kimseye bir şey anlatmaz. Kibrini kırmaz, kendi küçük dünyanı altın standardı sayarsan bir gün batmaya muktedirsin. Zira birden fazla alternatifi olan kalifiye çalışan, senin davranış bozukluklarını tolere etmeyecektir. "Negatif seleksiyon" haliyle seni zaman içinde aciz bırakacaktır. Bunu insan gibi adam çalıştırmayı bilmediğinden sektörde tutunamayıp yok olan bir çok firmanın ve şahsın tarihçesine bakarak doğrulayabilirsin.
  2. Sektöre yeni girecek, tecrübesiz insanları kendi yanlışlarınla, iş ahlakını hiçe sayan tecrübelerinle güdüleyemezsin. Sektörü sen temsil ediyormuşsun gibi bizi kendine benzeten genellemeler yapamazsın.
  3. Aldığın fazla iş yükü, ya da planlayamadığın/yönetemediğin süreçler için; i. Onur kırıcı davranışlarda (küfür, aşağılamak, vs.) bulunamazsın. ii. Ödemesiz ve karşılıksız fazla mesaiye bırakamaz, seçimleri çalışmamak yönünde olan insanları saygıyla karşılamaktan daha fazlasını yapamazsın.
  4. Hevesli, azimli, hayalleri olan sadece henüz tecrübeleri olmayan insanları cinsiyetlerine göre ayrırarak bir kısmının hayallerini (ve geleceklerini) yıkan, diğerlerinin de özgüvenlerini zedeleyen tavırlar takınma lüksüne sahip değilsin. Bir topluluk içerisinde sarf ettiğin bu tip ayrımcı sözler uzay boşluğunda kaybolmadığından, geleceğe dair içinde azim taşıyan her gencin kırdığın azmi senin boynunun vebali olacaktır.
  5. Kadınları, yalnız ve yalnız kadınlıklarından mütevellit genelleyemez, yeteneklerine va kapasitelerine dair karalama yapamazsın.

Yukarıda listelediğimiz mevzulardan mutevellit seni kınıyoruz. Eğri oturup doğru konuşmak gerekirse, sen küçük gölün orta halli balığısın. Biz ise, kadınıyla erkeğiyle ekosistemin ta kendisiyiz. Hepimiz ziyadesiyle tecrübe sahibiyiz senin "benim" sandığın bu sektörde. Kendi kafanda biçtiğin ehemmiyetinden mütevellit bir muafiyet sahibi falan değilsin. Söylediklerinin ve olası neticelerinin sorumluluğunu üstlenmekle mükellefsin.

Senden istediğimiz basit;

  1. Bu konuşmanın tamamı için özür dile.
  2. O umutlarını kırdığın, hayallerini yıktığın kadın arkadaşlarımızdan özür dile, "hatalıydım" de.
  3. Öncelikle bir çalışanın yasal haklarının neler olduğunu, bu konuda neler öğrenmeleri gerektiğini, alacakları maaşın neyin karşılığı olduğunu anlat.
  4. Madem eğitime heveslisin, Teknokent bünyesinde de buna devam ediyorsun, şeffaf bir stajyerlik programı aç. Kadın ve erkeğin cinsiyetlerine bakılmaksızın istihdam edildiği, eğitildiği, tecrübe kazandırıldığı ve sektöre dahil edildiği bir yapı üret.

Seni vicdanın ve onurunla muhasebeye davet ediyoruz.